6 Ekim 2012 Cumartesi

Biz seninle ayrı dünyaların insanıyız Ednan!

Öyle yeni bir kıta keşfetmedim tabii. Herkes biliyor zaten aşkın imkansızken, ayrı dünyaların insanlarının arasındayken daha bir başka olduğunu. Öyle görünüyor biraz bakınca veya düşününce. Artık nasıl bir hırsa, heyecana sebep oluyorsa zaten, aşk oradan bir güzel besleniyor. Mecnun dağları delmek zorunda kalmasa, Leyla ablamız kendisinin yanıbaşında olsa, ona da bir 'meehh...' hali gelir de, 'kalk kız soğan doğra' der miydi acaba, ne dersin? Güzel ve çirkinin hikayesinde kız; o zebellah gibi herife, canavara diyelim hatta, nasıl ve neden aşık oluyor? Oluyor da kimseler buna mana veremiyor, 'ablacım bu abi seni yer!' diyemiyor ve sonunda mevzu ekstrem bir masala dönüşüyor. Yeşilçamın zengin kızının babası 'sevmişsin kızım, evlen tabii' deseydi ayrı dünyalar mevzusunun bahsini açmak yerine, ne olurdu o fakir gençle ikisinin hali? Çocuklarının babası mı olurdu o bir zamanların fakir ama gururlu genci. Denizci herifsin, halat indire kaldıra kaslanmışsın, çok güzel. Her limanda bir sevgili yapacakken gidip denizkızına aşık oluyorsun! Olum kızın belden aşağısı balık! Ha torik, ha bu kız. Te allahım. Sen git koskoca Osmanlının padişahı, hareme gelen alelade bir köleye deli divane aşık ol, devleti onun aşkının gölgesinde yönet! Bir harem dolusu kadına ve doldudizgin testosteronlarına sırt dön.

Velhasıl bir katalizör lazım gibi aşk, için o da meydan okunacak bir şey sanki. İmkansızlığa mı okursun o meydanı, asla olmaz deyip karşı çıkanlara mı, olmamasını gerektiren kurallara, kanılara mı, insanlara mı, bakışlara mı, laflara, dünyalara mı bilmem.

İşte bitiveriyor ya o aşk günün birinde illa ki, aksi mümkün değil sağlıksız garip manyak bir haller. O gün geldiğindeya sen baştan tekrar yaratacaksın o katalizörü, ne bileyim artık bir anda manyak gibi mi davranırsın, baban bir anda izin vermez hale mi gelir, yok efendim mozambiğe mi taşınırsın bilemem.  Hatta bitmesini beklemeden, o melun günün gelmesini beklemeden uyanırsan mevzuya, küçük küçük dozlar vererek minik elektroşoklar yaratacaksın aşkın üstünde, ki canlı dipdiri dursun adeta yazdan buzluğa atılmış mevsim domatesleri gibi. Belki de diyeceksin ki benim enerjim yok, vay efendim unuttum, ay boş bulunmuşum, tarzım diil, uğraşamicim, korktum, ha o zaman arkasından el sallayacaksın zira yolcudur abbas bağlama sen onu boşa.

Ha belki de senin aradığın aşk değil,  daha değerli başka şeyler inşaa etmenin derdindesin, orası zaten derin mevzu bu pelteleşmiş kafalarla olacak iş değil. Ayrıca sen bana bakma zaten iki gün sonra bu söylediklerimin tamamen zıttı bir şeyler de zırvalayabilirim. Atıp tutmak kolay buradan. Çok kolay. Zor olan başka. Onu da bir gün anlatırım belki. Ama sen kimseye söyleme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder